Ortalarda Bir Doğu...


Bu Orta-Doğu için ne demeli bilmiyorum. Artık insanların onulmaz bir cahilliğinden midir yoksa içeriden gelen bir şiddet duygusu mudur, ne yapacağını bilememe durumu mudur bilmiyorum.

Irak işgalinde, Filistin bombalanmasında dünya ayağa kalktı bu vahşete tepki göstermek için. Başbakan bile Davos'ta posta koydu İsrail'e. Çoğu kişi, dış ilişkilerimizin yerle bir olmasına rağmen, ayakta alkışladı bu delikanlı tavrı. Ben pek o tarlarda değilim neyse.

İşgaller sırasında ki ölümler bir şekilde kesildi, önlendi, ordular çekildi her neyse. Buna rağmen insanlar ölmeye devam ediyor. Bunu anlamıyorum. Müdehale ediyorsun, saldırıyorsun ölümler oluyor, çekiliyorsun antlaşmalar yapıp, "refahı" adına bir şeyler yapıyorsun yine ölüyorlar. İlla ki işgalci ülkeye karşı gelip ölmeleri gerekmiyor, hiç birşey olmasa da birbirlerini vurup öldürüyolar. Bu bana trajikomik geliyor fazlasıyla. Sanki oradakilerin yaşam gayesi, yazgısı bu imiş gibi. (yazgıya, kadere pek inanmam, sebep-sonuç ilişkisine inanırım daha çok)


Olay sanırım ülkenin, kültürel çeşitliliğinden kaynaklanıyor. Bu çeşitlilik de vakti zamanında "dış mihraklarca" kimliklerin öne sürülmesi, kabullendirilmek istenmesiyle kışkırtılıyor. Fransız ihtilali sonunda ortaya çıkan milliyetçilik akımı gibi, her azınlık kendi hakkını elde etmeye çalışarak, kimliğini dayatmaya çalışarak kopup gidiyor bir yana. Bu çatışma bir yerden sonra coğrafyanın kimliği haline gelmeye başlıyor. Bu da, şu sıralar bana çok tanıdık geliyor. Özellikle dışarıdan kışkırtılıp, ayrıştırılma çabası.

B
üyük İskender'in dediği gibi Orta-Doğu'yu işgal edebilirsiniz, hükümdarlarını esir alabilirsiniz ama oraya hükmedemezsiniz. (Bu sözü neden söyledim bilemiyorum ama Orta-Doğu hakkında ne zaman birşeyler duysam, düşünsem bu söz aklıma gelir, tüylerim ürperir.)

0 kere laf edildi:

 
Related Posts with Thumbnails
© 2009 - Bir İnsanı Sevmekle Başlar Herşey.. | Free Blogger Template designed by Choen

Home | Top