Ne İmam Ne Hatip?...


Öğrencinin derdi tasası bitmez. Eğitim sistemi baştan kokmuş. Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla, bu çöküşün patırtısı gürültüsü duyulmuş olmalıydı. Bundan bilmem kaç yıl önce. Her sene değişen sınav sistemi, öğrencinin devlet idaresinde kobay olarak kullanılması, saçma sınavlara tabi tutulması, medeni ülkeler seviyesine erişmek amacıyla onların bile dayatmadıkları kuralları, gençlere ayak bağı yapılması…
İmam-Hatip meselesini bunların dışında tutmak gerekiyor ne yazık ki…Bunun sorumlusu öğrenciler değil tabii ki. Başından beri bunu siyasi bir araç gibi kullanan ve amaçları doğrultusunda yönlendiren iktidarların suçu bu. Bunlar üzerinde oyunlar oynanmasaydı, kendilerine seçmen çiftliği kurmuş gibi davranmayıp, (her okul ve öğrenci için söylemiyorum bunu) kendi örgütlerinin tabanı gibi kullanıp, beyin yıkamasalardı sanırım bu itirazlar İmam-Hatip Liseleri üzerinde yoğunlaşmayacaktı. Hala katsayı sözü geçince iktidar bile sadece İmam-Hatip Liselerine güvence veriyor merak etmeyin diye. Meslek Lisesindeki çocuklarda buna karşılar. Katsayı kalksın istiyorlar ama onların adı bile geçmiyor. Onlar kullanılarak bir şeyler değiştiriliyormuş gibi hissediyor insan. Meslek Lisesindeki arkadaşların dikkat etmeleri gereken hususlardan birisi bu. Evet sorun onların sorunu ama bunu çözeceği teminatını veren siyasilerin ağızlarında meslek lisesi lafı yok dikkat edin. Sadece İmam-Hatip Liseleri var ve meslek lisesi olarak sadece bunlar kastediliyor. Sizin mağduriyetiniz kullanılıyormuş gibi hissediyorum. Bunu ufak haber yorumları ve açıklamalarla kendiniz de görebilirsiniz. Duygusal düşünmeyin, kullanılıp kullanılmadığınıza dikkat edin.
Kaldı ki anketlerden bahsediliyor. Orada okuyan arkadaşların çoğu İmam olmak istemiyor. Bu bir meslek lisesi ve mesleğe yönelik adam yetiştirmekle mükellef. Buna göre de üniversitelerde ilahiyat fakültelerine ayrıcalıklı olarak, artı puanla gidebiliyorlar. Bakıyorsunuz kimse imam olmak istemiyor. O bir meslek grubu değil mi? Yoksa bunun altında başka bir şeyler mi yatıyor? Ailelerin ve tabii oldukları grupların çıkarları var mı yok mu düşünmeden edemiyor insan. Seçmen kampı gibi kullanıldığını düşünüyorum ister istemez. Birde şu var ki bildiğim kadarıyla İmam olarak atananlar devletin farklı kadrolarına da geçiş yapabiliyorlar. Kadroculuk kuşkusu da insanın aklına geliyor. Bunu yapılan kpss sınavlarındaki aşırı imam ihtiyacından da anlayabilirsiniz. Sonra şunu da karşılaştırın bir zahmet, camii sayısı ve alınan, ihtiyaç duyulan imam sayısı birbiriyle orantılı mı? İmama göre mi camii yapılıyor yoksa camiye göre imam mı alınıyor belli değil. Özellikle bu kadar öğretmen kıtlığı varken yatırımın bunlara yapılması ilginç.
Efendilerin şöyle de bir savunması var. “Öğrenciler buraya dini eğitim almaya geliyorlar ama ileride doktor, mühendis olmak istemeleri suç mu, yasak mı?” ilk bakışta çok masum görünüyor evet. Haklılar da. Birde şöyle düşünelim o zaman. Madem meslek liselerinden bahsediyoruz. Endüstri meslek lisesinde motor bölümde okuyan bir arkadaşı ele alalım. Aynı İmam-Hatip mantığını burada da kuralım. Onun da velisi ya da toplumsal temsilcisi şöyle desin “ben çocuğumu motor eğitimi alması için gönderdim, onun şimdi doktor olmak istemesi suç mu?” Mantıklı geliyor mu? Onun için zaten Endüstri Meslek Liselerinden bahsedilmiyor. Orada aldığı dersler üniversite de gittiği bölümde bocalamasına yol açacağı düşünülmüyor. Kaldı ki ara elemanın çok önemli olduğu söyleniyor. Neden peki burada ki arkadaşlar kendi mesleklerini değil de başkalarını seçme yoluna gidiyor. Bu devletin aslında ara elemana değer vermediğini, süründürdüğünü ve kimsenin de öle olmak istemediğini göstermiyor mu? Kaldı ki Endüstri Meslek Liselerinin de mühendislik seçmeleri durumda avantajları var yanlış hatırlamıyorsam. Yani mühendis olmaları, düz liselere gidenlerin aksine daha kolay, söylendiğinin tam tersi olarak.
İmam-Hatipleri bunun dışında tutmak lazım derken bunu kastediyordum. Oradan mezun olup meslek sahibi olunmuyor mu? Adı üzerinde meslek lisesi ve bir mesleğin var. Neden başka kadrolara da kaydırılmak isteniyor? Daha Önce dinin toplum üzerindeki etkilerinden çokça bahsetmiştim. Tartışılmaz bir dogma haline getirildiğini ve manipüle etmekte kullanıldığını söylemiştim. Bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde oradaki öğrenci arkadaşlar bu dogmalaştırma yüzünden, belli bir görüş altında yetişiyorlar. İktidarlar açık açık yapmasa söylemese bile bu arkadaşların, temelden oluşan görüşleri doğrultusunda seçimlerini yapacakları aşikar. Bunun sebebi hep söyleyip durduğum gibi hayatlarının dini bir temele oturtulması ve tartışılmaz bir gerçeklikmiş gibi dayatıp, onlarında aynı şekilde dayatmaları.
İşin aslı şu, diyelim ki dini kökenli doktor, hakim, yargıç, iş adamı ve yönetici olacak. Peki bu görüşleri belli olan gruplar ileride kimlerin işine yarayacak, şu anda arada bir rastladığımız kadarıyla kimlerin işlerini görecek ya da hangi siyasi hareketin tabanı olacak…Diyelim ki oldu bu köktenci anlayışla, çoğunluk gücü sağlanarak nasıl bir demokrasi ortamı yaratılacak…

0 kere laf edildi:

 
Related Posts with Thumbnails
© 2009 - Bir İnsanı Sevmekle Başlar Herşey.. | Free Blogger Template designed by Choen

Home | Top