Her Derde Deva…


Bir toplumun en büyük sorunlarından birisidir bencillik. Tabii ki herkesin aynı akıl ve mantık seviyesinde olmasını bekleyemezsiniz ama insan istiyor ki anlamadan dinlemeden konuşulmasın. Kişisellikle tepki gösterilmesin. Bahsettiğim bencillik sadece maddi değil aynı zamanda manevi olanı ki bu biraz daha tehlikeli.
Daha önce de bahsetmiştim sanırım. Bu ülkede (başka ülkelerde de öyle mi bilmiyorum) insanlarda toplum bilincinin olmadığına inanıyorum. Vatandaşlıkta zerre haberleri yok, olmadığı gibi birde vakarla bunun profesörü gibi davranıyorlar. Gördüğüm şudur ki mutlu bir adam mutluluğunu, elde etmiş olduğu çıkarı veya hakkı paylaşma taraftarı olmuyor da nedense başına gelen acı bir olayın, haksızlığın aynen kendisinin yapmamış olduğu bir şekilde kitlesel tepki görmesini, herkesin bu haksızlığın karşısında kendisiyle taraf olmasını istiyor. Bir de utanmadan buna yanaşmayan insanları tepkisizlikle, bencillikle, vurdumduymazlıkla suçluyor. Kendinin de yapmış olduğunun farkına bile varamayarak. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
Memurlar grev yaptı, iş bırakma eylemi yaptı, neredeyse dövecektiniz adamları. Adamların derdinin ne olduğunu bilmeden, nasıl yaşadıklarını, seninle aynı geçim derdinde olduklarını düşünmek bile istemediniz. Ya ne yapacaklardı? Ellerindeki tek yaptırım gücü olan iş bırakma eylemi, onu yapmasalar da aynı yoksullukla ve sefaletle yaşamaya devam mı etsinler. Aynı şekilde iktidar sahipleri de onları bu usulsüzlükle suçladılar. Neymiş, bunlar masada çözülmeli halkın ihtiyaçları aksatılmamalıymış. Bu resmen halka oynamanın en çirkin şekillerinden birisi. Halkı halka karşı karşıya getirme, kendi içinde terbiye etme çabası. Masaya oturulduğunda hiçbir sonuç çıkmadığı görüldü. Alay edildi % 2,5 zamla.
Aynı çirkin oyun şu an eczacılar üzerinde oynanmakta. Bu ülkede zaten hak arama ve grev yapma ezelden beri “anarşik hareketler” olarak gösterildi. Ne zaman birisi sesini yükseltse devlet düşmanı ilan edildi. Cahil vatandaş da aynı durumlara kendisinin de düşebileceğini akıl edemeden inandı bu masallara. Ne olursa olsun devletini sevmeye kendini mecbur hisseden salak bir kalabalık oluştu. İktidarların ekmeğine yağ sürüldü. Bağırarak konuşmayı doğru saymaya, iki pohpohlanmayı sevgi sanmaya başlayan bir kitle oluştu, bu mantık ve saygı yoksunluğundan. Her kesime hitap edebilecek, hiçbir fikri olmayan, nereye çekersen oraya giden bir kuru kalabalık.
Neymiş, halkın suçu neymiş, demokratik değilmiş ayıpmış bu yaptıkları. Senin suçun ne söyleyeyim vatandaş; bu gibi hak arama eylemlerinde mağdur olanın yanında durmamak, bencilce kendini düşünmek. Aynısını IMF gösterilerinde de yaşadık. Gençlere anarşik dediler. Vatandaş aklını başına al, pazarda mikrofon tutulduğunda şikâyet ettiğin yoksulluk, hastane kapılarda çektiğin sefalet ve insanca yaşamana müdahale edildiği için bu insanlar bu eylemleri yapıyor.
Karşındakinin seni senden daha çok düşündüğünün farkına var artık, oyuna gelme. Canı sıkılan birlik ve beraberlikten bahsediyor. Vatandaşında karşısındakinin vatandaş olduğunun farkına varması gerekiyor. Senin tepki göstermen gereken şey devlet sistemi, devletin yaptığı haksızlıklar. Seninle aynı yokluğu paylaşan insanlar değil. Sen trene bineceksin diye bu adamlar aynı durumda yaşamaya devam mı etsinler. Asıl rezillik sizin yaptığınız. Kendi işiniz pahasına bu insanların aynı acıyı çekmelerine razı oluyorsunuz. Kimsenin aklına gelmiyor “sevgili devlet böyle milleti sefalete sürükleme, bu insanları bu durumda bırakıp bizim de işimize gücümüze engel olma” demek. Devletten korkan vatandaş bu güne kadar dayatıldığı gibi karşısında duran en tehlikesiz adamı hasmı biliyor, ona saldırıyor. Bunun adı bencillik değil de nedir. Memleketimde herkes aydın, nazar değmesin.
Bekleyin birlik ve beraberliği, bekleyin refaha ulaşmayı. Ama ulaşamadığınız yerde de, bunlar için mücadele ederken kovaladığınız insanların yardımını istemeyin. Bana gelmeyin aynı yüzsüzlükte. Er geç düşeceğiniz sefaletinizi paylaşmaya çağırmayın insanları, bir işiniz olduğu ve 3 kuruş para kazandığınızdaki mutluluğunuzu da paylaşmadığınız gibi…
Kitlesel olarak insan hakları anlaşılmadıkça ve haksızlıklara karşı iktidar yönlendirmesi olmadan, beraberce karşı çıkılmadıkça, senin hakkının aynı zamanda onunda hakkı olduğu anlaşılmadıkça kendi kendine bölünür bu toplum. Bölündükçe milyon tane parti kurulur, milyon tane seçmeni olur yine bir işe yaramaz. Katlıyorum, benim oyum o adamlarla bir olamaz. (buda yazının klişesi olsun)
(Bu arada ilaç alırken eczanelerde daha çok para ödüyorsunuz, birde sosyal güvenceniz yoksa yandınız, neden mi? Eczacınıza danışın… Birde, mademki bu çok iyi bir uygulama yarı fiyatına satılabilen bu ilaçlar neden bu zamana kadar yarı fiyatına satılmadı, vatandaşın bu güne kadar ki kaybından ve esnafın bu günden sonra oluşacak olan kaybından kim sorumlu? Onu da devlet büyüklerine bir zahmet soruverin)
(Bu arada tekrar belirtmekte fayda var; karşı olduğunuz sistemi, yine aynı sistemin kurallarına göre eleştirmek veya değiştirmek ne kadar mümkündür?)

0 kere laf edildi:

 
Related Posts with Thumbnails
© 2009 - Bir İnsanı Sevmekle Başlar Herşey.. | Free Blogger Template designed by Choen

Home | Top