Bir Kahramansan, Her Zaman Kahramansındır...


Blade Runner

Yönetmen: Ridley Scott

1982

Bu filmi ilk duyduğumda, duyduğum kadarından baya etkilenmiştim. Bulmak da anlamsız derecede zor oldu. Filmlerin türkçe isimlendirmesinin kurbanı olmuştum, aslında hep gözümün önündeydi fakat "Bıçak Sırtı" hiç dikkatimi çekmemişti. Evet itiraf ediyorum, bende filmlerin orjinal isimleriyle yayınlanmasından yanayım. İllaki anlayacağımız yada anlamaya çalışacağımız bir şekilde çevrilmesi zorunlu değil. Orjinal haliyle kalsın, izleyeceğimiz her filme romantik komedi muamelesi yapmanın bir anlamı yok. Değil mi ? sevgili okur. Efendim ?

Yine gelecekte geçen bir senaryo 2019'da Los Angeles'da geçen bir hikaye. Tamam o kadar da gelecek gibi görünmüyor ama çekildiği zamana bakarsan hak vereceksindir. Haliyle ya çok uzak bir geleceği yada daha yakın tahmin edilebilir bir geleceği düşünebiliyorsun. aralarda bir yerlerde, daha spesifik bir noktayı hayal etmek daha güçtür. Hak verirsin ki bir bilinmezden bahsediyoruz. Ne kadar nokta konuşursan o kadar uzaklaşır, kaybolursun değil mi okurum.

Kahramanımız Rick Deckard, neredeyse emekli olmuş bir polisdir. Sıkıcı bir hayat yaşamaktadır. Yaşadığı yer kalabalık ve ışık saldırısı altında kendi haline bırakılmış bir şehirdir. Kahramanımız bu şehirde öle alelade bir polis değil, devletin cyborglarla uğraşan bir biriminde görevli bir polistir. Bu ekibe "Blade Runner" demektedir. Evet!! Sayın okuyucu doğru duydun. Cyborglar. Yine bir özgür olmaya çalışan robotlar durumu. Daha önce bahsettiğim "Matrix" altyapısı filmlerden birisi de bana göre budur. Ve bu filmlerden anladığım şudur ki en iyi robot mutfak robotudur ve oda soğan doğramaya, bişeyler çırpmaya yarar.

Çıkan bir ayaklanmada bir kaç adet densiz cyborg kaçmış, kaçarken de birkaç cinayete sebep olmuştur. Canı tatlı insanoğlu sebebini düşünmeden diyetini almaya karar verir. Bunun içinde tabiki kime başvuracaklar, bu birimin efsane ismi Rick kardeşimize.

Kendine has karizmasıyla önce rededen daha sonra kabul eden kahraman polisimiz bu cani cyborgların peşine düşer. Bu birimin kullandığı kendine has kimlik doğrulama sistemleri vardır ve bunu kullanabilen en iyi adamlardan birisi de tabii ki yine kahramanımızdır. Yalnız tek bir sorun vardır, tanımak tamamda, bu sahte dünya da neredeyse her canlının nesli tükenmiş ve her canlının da sahtesi, birebir gerçeğe yakın yapılmıştır. Bunun için özel şirketler bile kurulmuştur. Canlıyla cansızın ayırımını yapmak giderek zorlaşmaktadır.

Kahramanımızın aşık olduğu kadından tutun da sokakta gezen kedilere kadar neredeyse herşey fasondur, kaliteli çin malları gibidir. Buda zamanla kahraman polisimizinde kendinden şüphe etmesine yol açmaktadır. Arada bir kendi kendine " acaba bende mi lan?", " yok yok olurmu öyle şey" der gibi loş ışıkta viski içerken görürüz. Bu aslında bizim için güzel bir kaygıdır. Acaba oda mı onlardan kaygısı.

Tabi cyborglardan da bahsetmek gerekir. Son derece gerçekci görünüşlü ve gayet mantıklı düşünüşlü aletlerdir bunlar. Kendilerine göre bir felsefeleri ve yaptıklarını açıklayacak gerekçeleri vardır. Bunlarda, biz izleyici kitlesini düşündürücü öğelerdir.


Bu film de benzerleri gibi bize gelecek hakkında kötü senaryolar vaadetmektedir. Ancak kabul etmek lazımdır ki türünün ilk ve en iyi örneklerindendir.

0 kere laf edildi:

 
Related Posts with Thumbnails
© 2009 - Bir İnsanı Sevmekle Başlar Herşey.. | Free Blogger Template designed by Choen

Home | Top