Karşılıklı restleşmeler, sıkıcı muhalefet, birbirini suçlama vs. bunlar siyaset dediğimiz, çocuk oyununun olmazsa olmazları. Genelde dünya genelinde gündemi belirleyen, piyasaları başımıza yıkan, buradan çıkan yorumlar ve polemikler oluyor.
(En ufak bir esintiden de etkileniyorsa bu ekonomi oldukça hassas bir şey olmasının yanında son derece de gereksiz bir şey heralde. Söylenen en ufak sözün bile cebimize girecek parayı etkiliyor olmasının sebebi, tam olarak bilmemekle beraber sanırım ekonomi denen nanenin sadece kendi çıkarını düşünen kapalı devre bir sistem olmasından kaynaklanıyor. Sızlanmaları hep kendi yararına. Duygusal bir durum...Bunun sebebini bir ekonomist açıklarsa da sevinirim ayrıca.)
Şimdi de erken seçim polemiği gündemde. "Sen dediydin, ben dediydim" tekerlemesi eşliğinde bu günlerde bu tartışılıyor. Erken seçim tartışmalarının, siyaset tarihinde giderek artmasının sebebi sanırım biraz da sol hükümetlerin ısrarla başa gelmek istemesi.
Türkiye tarihinde koalisyon haricinde hiç bir sol parti iktidar oldu mu hatırlamıyorum. Yapı olarak da Türk toplumu sağ görüşe biraz daha yakın. Bağlı olduğu değerler, ısrarla her fırsatta başına kakılıyor, bence biraz da bela oluyor. Gelişmemiş toplumların özelliği olarak, eğer ekonominiz kötüyse, eğitim, sağlık vb. sosyal hizmetler grubu yeterli derece de karşılanamıyorsa yönelebileceğiniz iki şey kalıyor. "Din" ve "Millet" anlayışı. Bunlar açlığı unutturmanın yolları haline geliyor. Kötüye giden siyasetlerde, ne zaman ulusa seslenilse bunlar dile getirlip milletin içine sular serpiliyor. İktidarlar, akıllı olanlar, iktidardaki yerlerini sağlamlaştırmak için devamlı bu "bel altı" yola başvuruyorlar. Ne zaman işler kötü gitse.
Toplumu, daha doğru varoş olarak niterelendirilen kalburaltı topluluğu, ki bu büyük bir güç teşkil eder, kontrol altında tutmak için bu tür sloganlara yer verilir. Hep fakir mahallelerin billboardlarında bunu gazlayacak afişler yerleştirilir. Elinde bundan başka bir şey olmadığını bilen ve gazla giderek yüceltilen bu kavramlara sahip olmasının bilincinde olan topluluk, çok ses çıkarmaz, kendi içinde övünür durur.
Nedense her zaman da halk bu numarayı yiyor nedense. "Aç olsak da, Allah katında yerimiz hazır, e bide Türküz zaten daha ne olsun. Açlık bunun yanında ne ki. Hastanelerde yetersizlikten ölsek de Türk hastanelerinde Müslüman olarak ölüyoruz" anlayışı ne derece doğrudur bilmiyorum. İnsani değerler kavramı açısında, bu kadar yetersizliğe rağmen bunlarla avunabiliyor olmanın ve bunlar sayesinde bu kadar eziyeti görmezden geliyor olmanın altında yatan duygu durumunu ise anlamakta daha da zorlanıyorum.
Madem ki demokrasi o kadar mukaddes ve güzel bir şey, bu toplumun bir seferliğine de olsa, akla karayı belirlemek için sol hükümetlere de şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar ne sağ ne sol kafaya sahip olmasamda, zorunlu hale gelen bu yönetici seçme oyununda şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sol hükümetlerin başarılı olmasını durumda zararın neresinden dönülse kardır durumu yaşatacak ve "sol" kavramının da bu ülke de ne olduğunun bilinmesine yol açacaktır. En azından insanlar neden korktuklarını bilecek ve bilerek ve istemeyerek bir şeye karşı olacaklardır. En azından bu tatlı demokrasi açısından, sol biraz eğitilmiş olacak.
Başarısız olması durumunda da şuankinden farklı bir durumda olmayacağız. Herşey yine aynı seyirinde devam edecek. Her iki tarafında demokrasiyi dillerine bu kadar doladıklarından dolayı söylüyorum. Yanlış anlama, sırf demokrasi tatlı bir şey diye...
(En ufak bir esintiden de etkileniyorsa bu ekonomi oldukça hassas bir şey olmasının yanında son derece de gereksiz bir şey heralde. Söylenen en ufak sözün bile cebimize girecek parayı etkiliyor olmasının sebebi, tam olarak bilmemekle beraber sanırım ekonomi denen nanenin sadece kendi çıkarını düşünen kapalı devre bir sistem olmasından kaynaklanıyor. Sızlanmaları hep kendi yararına. Duygusal bir durum...Bunun sebebini bir ekonomist açıklarsa da sevinirim ayrıca.)
Şimdi de erken seçim polemiği gündemde. "Sen dediydin, ben dediydim" tekerlemesi eşliğinde bu günlerde bu tartışılıyor. Erken seçim tartışmalarının, siyaset tarihinde giderek artmasının sebebi sanırım biraz da sol hükümetlerin ısrarla başa gelmek istemesi.
Türkiye tarihinde koalisyon haricinde hiç bir sol parti iktidar oldu mu hatırlamıyorum. Yapı olarak da Türk toplumu sağ görüşe biraz daha yakın. Bağlı olduğu değerler, ısrarla her fırsatta başına kakılıyor, bence biraz da bela oluyor. Gelişmemiş toplumların özelliği olarak, eğer ekonominiz kötüyse, eğitim, sağlık vb. sosyal hizmetler grubu yeterli derece de karşılanamıyorsa yönelebileceğiniz iki şey kalıyor. "Din" ve "Millet" anlayışı. Bunlar açlığı unutturmanın yolları haline geliyor. Kötüye giden siyasetlerde, ne zaman ulusa seslenilse bunlar dile getirlip milletin içine sular serpiliyor. İktidarlar, akıllı olanlar, iktidardaki yerlerini sağlamlaştırmak için devamlı bu "bel altı" yola başvuruyorlar. Ne zaman işler kötü gitse.
Toplumu, daha doğru varoş olarak niterelendirilen kalburaltı topluluğu, ki bu büyük bir güç teşkil eder, kontrol altında tutmak için bu tür sloganlara yer verilir. Hep fakir mahallelerin billboardlarında bunu gazlayacak afişler yerleştirilir. Elinde bundan başka bir şey olmadığını bilen ve gazla giderek yüceltilen bu kavramlara sahip olmasının bilincinde olan topluluk, çok ses çıkarmaz, kendi içinde övünür durur.
Nedense her zaman da halk bu numarayı yiyor nedense. "Aç olsak da, Allah katında yerimiz hazır, e bide Türküz zaten daha ne olsun. Açlık bunun yanında ne ki. Hastanelerde yetersizlikten ölsek de Türk hastanelerinde Müslüman olarak ölüyoruz" anlayışı ne derece doğrudur bilmiyorum. İnsani değerler kavramı açısında, bu kadar yetersizliğe rağmen bunlarla avunabiliyor olmanın ve bunlar sayesinde bu kadar eziyeti görmezden geliyor olmanın altında yatan duygu durumunu ise anlamakta daha da zorlanıyorum.
Madem ki demokrasi o kadar mukaddes ve güzel bir şey, bu toplumun bir seferliğine de olsa, akla karayı belirlemek için sol hükümetlere de şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar ne sağ ne sol kafaya sahip olmasamda, zorunlu hale gelen bu yönetici seçme oyununda şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sol hükümetlerin başarılı olmasını durumda zararın neresinden dönülse kardır durumu yaşatacak ve "sol" kavramının da bu ülke de ne olduğunun bilinmesine yol açacaktır. En azından insanlar neden korktuklarını bilecek ve bilerek ve istemeyerek bir şeye karşı olacaklardır. En azından bu tatlı demokrasi açısından, sol biraz eğitilmiş olacak.
Başarısız olması durumunda da şuankinden farklı bir durumda olmayacağız. Herşey yine aynı seyirinde devam edecek. Her iki tarafında demokrasiyi dillerine bu kadar doladıklarından dolayı söylüyorum. Yanlış anlama, sırf demokrasi tatlı bir şey diye...
0 kere laf edildi:
Yorum Gönder