Adam Fawer
Dostoyevski
Dün konştuğumuz bir konu vardı. Burada da bahsetmek istedim. Bilmiyorum izlediniz mi, dün bir televizyon programına Adam Fawer katıldı. Kitaplarının bu kadar çok satmasını bekleyip beklemediği ve diğer klasiklerle (Tolstoy, Dostoyevski, Victor Hugo...) karşılaştırılma ihtimali olsaydı yani onlarla aynı dönemde yaşıyor olsaydı, onlarla rakabet hususunda kitaplarının satışının yine bu kadar olup olamayacağı soruldu. Bende bir çırpıda okumuştum. Öylesine kafa dağıtmak için.
Klasikler eğer günümüzde yayınlanıyor olsaydı yine Adam Fawer'e yenik düşerdi. Yine klişe bir deyimle hızlı tüketim bunu gerektiriyor. İnsanların "filmi çekilsin onu izleriz" dediği bir çağda yaşıyoruz. "Olmaz, her devirde onlar özeldir" diyebildiğinizi duyar gibi oluyorum. Bence bu oldukça duygusal br yaklaşım. Hayır satmazdı, çünkü kimsenin tasvirler, uzun betimlemelerle uğraşacak vakti yok artık. Bir an önce olayları öğrenmek, "maceraya atılmak" istiyor.
Klasiklerin işlevi bunlaran tamamen farklıydı. Öncelikle (toplumcu rus yazarları gibi) içinde bulunulan ortamı tamamen tanıtması ve sonucu anlayabilmek için karakter tahlillerini başında vermesi gerekiyordu. Amaç insana, içinde bulunduğu bu ortam ve toplumun değer yargılarını sorgulatmaktı. Toplumcu bir gözle eleştirel bir bakış sunmaktı. Bunun etkileri hala sürmektedir. (Liselerde hala Suç ve Ceza'daki Raskolnikov örneği verilir.) En basitinden "Yüzüklerin Efendisi" (kulvarı farklı olsa bile) kitabını ilk 50-100 sayfayı aşamadığı için, sıkılıp bırakan bir çok insan tanıyorum. Türler farklı olsa da işlev aynı, öncelikle orada olmanız karakterleri tanımanız gerekiyor. Karşılaştırma yapmanız gerekiyor. Çünkü yazarın derdi biraz da sizsiniz. Biraz empati kurmanız bekleniyor. Topluma hitap etmeniz gerekiyor, anlatacağınız şeyi onun dilinden anlatıp, onun yaşayabileceği olaylar üzerinden sorgulamasını yaptırmanız gerekiyor.
Bir diğer açıdan bakarsak, eğer Adam Fawer o dönemde yaşasaydı, büyük bir hezimete uğrardı klasiklerin yanında. Bunun da nedeni o dönemin tek iletişim aracının yazılı yayınlar olması, bütün haberlerin ve öğretilerin oradan öğreniliyor olması. Bununla beraber o zamanın toplum yapısı, daha gerçekci ve oluşturulan kurguya daha yakın bir durumda olması. Bu kadar küt hayal gücü, "Empati"yi kaldıramazdı. Bunun da örnekleri var. O gerçekci akımdan kurtulamayan bir çok toplumda, bilimkurgu yazarları aynı zamanda bilimadamları olarak görülürdü. Jules Verne'nin yazdığı romanların gerçekmiş gibi algılanmasına, hatta Vernelizm adında bir tarikatin oluşmasına sebep olmuştur. Onun yazdığı şeylerin peşinden gerçekmiş gibi giden, buna inanan. Hatta yakın zaman örneği olarak Orson Welles'in radyo yayınından Marslıların saldırdığına dair yaptığı duyurusu nasıl gerçek gibi algılanmıştı. Bu bilim kurguya bir alışma sürecini de beraberinde getirdi. O tarihten sonra bu tür filmlerin sayısı arttı ve o zamana kadar yanlış anlaşılmış bir üvey evlat olan hayal gücü devreye girmeye başladı.
Haliyle Adam Fawer, değeri çok sonraları anlaşılacak bir yazar olarak kalırdı. Özetle bu kıyaslamayı belirleyecek olan, içinde bulunulan toplumun yapısıdır. Daha bu konuda yazılabilecek çok şey olmasına rağmen, kısaca nacizane görüşümü belirtmek istedim. Çok ayrıntıya girmek sıkıcı olabileceğinden, oldukça yüzeysel olarak değindim.
Şu da var ki, her zaman tarih öncesi savaşlarda, özellikle kaybeden tarafın, sayıca az olan tarafın, bu günkü ağır silahlara sahip olması durumunda, tarihin nasıl şekillenebileceğini hep merak etmişimdir. Aynı şekilde, karşılaştırmak her ne kadar "olasılıksız" olsada, klasik yazarlarının değil de Adam Fawer gibi kurgu yazarlarının o dönemde yaşaması durumunda toplumun alabileceği şekli de merak ediyorum.
0 kere laf edildi:
Yorum Gönder