Düşünüyorum düşünüyorum bir türlü içinden çıkamıyorum. Bir vatandaş olmak ne demek. Nasıl bir ülkenin vatandaşı olduğumu anlayabilirim falan. İzlediklerim okuduklarım beni çok şaşırtıyor. Bir çark dönmeye devam ediyor sende zorunlu seçmeli bir şekilde bunun içine alınıyorsun.
Öncelikle, bir devlete, millete ait olmak ne demek. En basitinden devletin görevlerini düşünüyorum. Aklımca, bu görevlere ve bana etkilerine göre kendimi vatandaş gibi hissedeceğim. Dur bakalım bir deneyelim.
Devlet olarak vatandaşım dediğim kalabalığın eğitimini standartların üstünde sağlamalıyım. Eğitimi şart koşup, parasıza çevirmeliyim ki, kendini benden bilenler akıllı, fikirli adamlar olsunlar, olsunlarda bana katkıda bulunsunlar. Sağa sola kaçıp gitmesinler. Bu sınırlarda kalıp faydalı olsunlar. Vatandaşalrımın adı duyulduğunda, göğsüm kabarabilsin, onların başarısını sahiplenebileyim. Beni iyi bir şekilde temsil ettiklerinden emin olayım. Vatandaşım o kadar akıllı olsun ki onun hakkında ki fıkralar, güldürmekten çok düşündürsün. Benim, uluslararası imajım olsunlar.
Sağlık güvencelerini sağlamalıyım. Bana inananlar ufak bir gripten, soğuk algınlığından kırılıp gitmemeli. Sağlıkla ilgili müdehaleleri de ücretsiz yapmalıyım ki, hastane kapılarında, eczane kapılarında sürünmesinler. Öyle bir hizmet vereyim ki bana güvensinler, başları sıkıştığında çekinmeden gelebilsinler.
Öyle aç, açıkta da kalmamalı benim halkım. Onların, boğazlarından sıcak birşeyler geçtiğini, soğuk havalarda sıcak evlerinde oturup bana dua ettiklerini bileyim. Herkesin işine gücüne düzenli gidip geldiğini ve adil bir şekilde emeğinin karşılığını aldığını bileyim. Alamıyorsa onun en büyük desteği ben olmalıyım. İş imkanı sağlamalıyım ki kendine güveni gelsin.
Bu hizmetlerim karşılığın da aldığım vergileri tekrar onlara hizmet olarak döndürmeliyim. Topluca devlete olan güvenlerini artırmalı, aynı şekilde bu güvenle onlarında benim kalkınmama destek olmalarını isteyebilmeliyim. Mesela köprü yapmak için aldığım vergilerle köprü yaptırmalıyım, ulaşımlarını kolaylaştırmalıyım ama bir de köprüden geçişte, o köprünün vergilerle yapıldığını hatırlayıp bir de geçiş ücreti istememeliyim.
Bu temel şeyleri sağlamalıyım ki, benim meşruluğum ve kalıcılığım ebedi olsun.
Şimdi tekrar düşünüyorum. Şu an devlete bir ton kredi borcum var, hala üstüne vergi ödüyorum deli gibi. Devlet zararına ortağım, karında üvey evlat gibiyim. Zamların üstümden karşılandığı ve herşeyi, benden hiç farkı olmayan, başka devletlerin vatandaşlarından daha pahalıya edindiğim bir konumdayım.
Şu kilşe benzetmeyi, aklı başında olan olmayan bir çok kişi yapmıştır. Düşünmüştür arada "ben koyun muyum?" diye.
Ben bu ülkenin vatandaşı mıyım yoksa koyunumuyum? Hala düşünüyorum.
Öncelikle, bir devlete, millete ait olmak ne demek. En basitinden devletin görevlerini düşünüyorum. Aklımca, bu görevlere ve bana etkilerine göre kendimi vatandaş gibi hissedeceğim. Dur bakalım bir deneyelim.
Devlet olarak vatandaşım dediğim kalabalığın eğitimini standartların üstünde sağlamalıyım. Eğitimi şart koşup, parasıza çevirmeliyim ki, kendini benden bilenler akıllı, fikirli adamlar olsunlar, olsunlarda bana katkıda bulunsunlar. Sağa sola kaçıp gitmesinler. Bu sınırlarda kalıp faydalı olsunlar. Vatandaşalrımın adı duyulduğunda, göğsüm kabarabilsin, onların başarısını sahiplenebileyim. Beni iyi bir şekilde temsil ettiklerinden emin olayım. Vatandaşım o kadar akıllı olsun ki onun hakkında ki fıkralar, güldürmekten çok düşündürsün. Benim, uluslararası imajım olsunlar.
Sağlık güvencelerini sağlamalıyım. Bana inananlar ufak bir gripten, soğuk algınlığından kırılıp gitmemeli. Sağlıkla ilgili müdehaleleri de ücretsiz yapmalıyım ki, hastane kapılarında, eczane kapılarında sürünmesinler. Öyle bir hizmet vereyim ki bana güvensinler, başları sıkıştığında çekinmeden gelebilsinler.
Öyle aç, açıkta da kalmamalı benim halkım. Onların, boğazlarından sıcak birşeyler geçtiğini, soğuk havalarda sıcak evlerinde oturup bana dua ettiklerini bileyim. Herkesin işine gücüne düzenli gidip geldiğini ve adil bir şekilde emeğinin karşılığını aldığını bileyim. Alamıyorsa onun en büyük desteği ben olmalıyım. İş imkanı sağlamalıyım ki kendine güveni gelsin.
Bu hizmetlerim karşılığın da aldığım vergileri tekrar onlara hizmet olarak döndürmeliyim. Topluca devlete olan güvenlerini artırmalı, aynı şekilde bu güvenle onlarında benim kalkınmama destek olmalarını isteyebilmeliyim. Mesela köprü yapmak için aldığım vergilerle köprü yaptırmalıyım, ulaşımlarını kolaylaştırmalıyım ama bir de köprüden geçişte, o köprünün vergilerle yapıldığını hatırlayıp bir de geçiş ücreti istememeliyim.
Bu temel şeyleri sağlamalıyım ki, benim meşruluğum ve kalıcılığım ebedi olsun.
Şimdi tekrar düşünüyorum. Şu an devlete bir ton kredi borcum var, hala üstüne vergi ödüyorum deli gibi. Devlet zararına ortağım, karında üvey evlat gibiyim. Zamların üstümden karşılandığı ve herşeyi, benden hiç farkı olmayan, başka devletlerin vatandaşlarından daha pahalıya edindiğim bir konumdayım.
Şu kilşe benzetmeyi, aklı başında olan olmayan bir çok kişi yapmıştır. Düşünmüştür arada "ben koyun muyum?" diye.
Ben bu ülkenin vatandaşı mıyım yoksa koyunumuyum? Hala düşünüyorum.
0 kere laf edildi:
Yorum Gönder